Bu yaşıma kadar öğrendiğim en kıymetli şey:
Tepkisiz kalabilmek.
Ama sanılmasın ki bu bir beceri, bir zafer ya da iç huzur göstergesidir…
Hayır.
Tepkisiz kalmak, öyle kolay kazanılmış bir duruş değil.
Bu, yaşadıkça kabuğuna çekilen bir yüreğin sessizliği.
Bu, haykırmamak için kendini ısıran bir kalbin terbiyesi…
Elbette zaman zaman susabiliyorum.
Ama suskunluğun sesi bazen çığlıktan da güçlü olur.
İçten içe parçalanırken bile dışarıya bir “boşvermişlik” maskesi takabiliyor insan.
İşte o maske…
Beni yıllar içinde en çok yoran şey.
Çünkü ben de çok kırıldım…
Şaşırdım, utandım, mahcup oldum.
Ama en çok da insanların yapabileceklerine hayret ettim.
Sonra kabullendim.
Hayat bana öğretti:
Her şey mümkün.
Ve herkes, her şeyi yapabilir.
Bugün dönüp baktığımda…
Yalanı da gördüm, sadakati de.
İhaneti de tattım, saf sevgiyi de.
Aynı sofrada oturup, sırtımdan bıçaklayanları da tanıdım,
gözümden bir damla yaş süzülmesin diye sabaha kadar uyumayanları da…
Bazı evliliklerim oldu — umutla başladım,
ama umutsuzluğa yenildim.
Bazı aşklar yaşadım — iliklerime kadar hissettim,
ama en çok da yokluğunda öğrendim o aşkı.
Ve dostlar…
Kimi kardeşim dedim,
meğer gizli bir hasetle susuyormuş yanımda.
Kimi sessizce uzattı elini,
ve ben ona, ömrüm boyunca minnet duydum.
“Bu defa oldu,” dediklerim
bir süre sonra beni en çok yanılttı.
Ama her birinden bir şey öğrendim.
Kimi nasıl unutulur,
kimi nasıl affedilir,
ve en önemlisi:
Kimi asla yeniden sevilmez…
Artık biliyorum.
Sadakat var.
Ama nadir.
Yalansız sevgi var.
Ama çoğu insan ona sabretmiyor.
Çünkü insanlar artık hızlı yaşıyor,
ve bir gönle yerleşmektense
bir kalpte iz bırakıp gitmeyi tercih ediyorlar.
Ama ben hâlâ umudumu kaybetmedim.
Çünkü hâlâ gözlerinde yalan olmayan insanlar var.
Çünkü hâlâ sırf sevdiği gülsün diye kendi içine ağlayanlar var.
Ve biliyorum, bir yerde, birileri hâlâ temiz kalmayı seçiyor.
Benim tek derdim hep şuydu:
İyi yaşamak değil, vicdanımla barışık yaşamak.
Sevdiklerimle sağlıkla, huzurla, başımı yastığa rahat koyarak yaşamak.
O yüzden çevremde sevdiklerim olsun istedim.
Benimle yürümeseler bile; iyi olduklarını bileyim, mutlu olduklarını göreyim…